
Evcil hayvan sahiplerinin sık sık kafasını kurcalayan sorulardan biri de bu: “Aşılar gerçekten gerekli mi, yoksa doğal bağışıklık yeterli olur mu?”
Bu soru masum gibi görünse de, cevabı aslında dostlarımızın yaşamını doğrudan etkileyen kritik bir konuya işaret ediyor.
Aşıları yapılmamış bir kedi ya da köpek, yalnızca kendi sağlığını değil çevresindeki diğer hayvanların da sağlığını riske atar. Çünkü birçok bulaşıcı hastalık –örneğin genç köpeklerde parvovirüs ya da kedilerde panleukopenia– kısa sürede ölümcül hale gelebilir.
Üstelik bu hastalıkların çoğunun tedavisi ya yoktur ya da oldukça zordur. Bir aşıya ödenecek küçük bir miktar, ileride telafisi imkânsız acıların önüne geçebilir.
Bazı sahipler, “Benim köpeğim hiç dışarı çıkmıyor, aşıya ne gerek var?” veya “Kedim zaten güçlü, bağışıklığı yeter” diye düşünebilir. Ancak virüs ve bakteriler düşündüğümüzden çok daha kolay yayılır. Ayakkabılarla eve taşınabilir, başka bir hayvanla kısa bir temas bile bulaşmaya yetebilir. Yani evde yaşayan dostlarımız da risk altında.
Her ülkenin ve bölgenin koşullarına göre değişiklik gösterse de, temel aşılar genellikle şu hastalıkları kapsar:
Köpekler için: Kuduz, parvovirüs, gençlik hastalığı (distemper),hepatit.
Kediler için: Kuduz, panleukopenia, herpes virüs ve calicivirüs.
Bunların dışında veteriner, yaşa ve yaşam tarzına göre ek aşılar da önerebilir. Örneğin dışarı çıkan kediler için lösemi aşısı büyük önem taşır.
Aşıların ihmal edilmesi yalnızca dostumuzun hayatını riske atmaz, aynı zamanda toplumsal bir sorun da doğurur. Özellikle kuduz gibi hastalıklar insanlara da bulaşabilir. Bu nedenle aşı takvimi, hem hayvanlarımız hem de toplum sağlığı için büyük bir güvence sağlar.
“Aşılar gerçekten gerekli mi?” sorusunun cevabı aslında çok net: Evet, gerekli. Hatta düşündüğümüzden çok daha hayati. Çünkü aşılar, basit bir koruma yöntemi değil, yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide duran bir kalkan gibidir.
Unutmayın, aşı takvimini düzenli takip etmek; dostlarımızı, çevremizi ve hatta kendimizi korumaktır.